-
1 unvan
1. كنية [كُنْيَة]Anlamı: bir kimsenin işi, mesleği veya toplumu içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad2. لقب [لَقَب]Anlamı: bir kimsenin işi, mesleği veya toplumu içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad -
2 mezun olarak ünvan almak
v. take one's degree -
3 baba
I s1) Vater m\baba değil, tırabzan \babası Rabenvater m\babasına çekmek nach dem Vater schlagen\babasının kızı/oğlu wie der Vater, so die Tochter/der Sohndevlet \baba Vater Staat6) ( ata)Asya'daki \babalarımız unsere Vorväter in Asien7) \babasının hayrına umsonstII adj1) väterlich\baba adam ein väterlicher Typ\baba nasihati väterliche(r) Rat2) (sl) ( üstün nitelikli) fein, hochwertig -
4 كنية
Iكُنْيَة1. adAnlamı: ışitilmiş ve tanınmış nam2. lâkap3. künyeAnlamı: bir kimsenin adı, ülkesi, vb. gibi özelliklerini gösteren kayıt4. sanAnlamı: unvan, ün, şan, şöhret5. unvanAnlamı: bir kimsenin işi, mesleği veya toplumu içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan adIIكِنْيَة1. adAnlamı: ışitilmiş ve tanınmış nam2. künyeAnlamı: bir kimsenin adı, ülkesi, vb. gibi özelliklerini gösteren kayıt3. lâkap4. sanAnlamı: unvan, ün, şan, şöhret -
5 لقب
لَقَب1. adAnlamı: ışitilmiş ve tanınmış nam2. lâkap3. sanAnlamı: unvan, ün, şan, şöhret4. unvanAnlamı: bir kimsenin işi, mesleği veya toplumu içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad -
6 رب
Iرَبّ1. dayıAnlamı: bir kimsenin kayırıcısı olan, sözü geçer kimse2. haizAnlamı: bir şeyin sahibi, malik3. emirAnlamı: kumandan, önder4. komutanAnlamı: bir asker topluluğunun başı5. liderAnlamı: yönetimde gücü ve etkisi olan kimse, önder, şef6. kumandanAnlamı: komutan, önder7. başbuğAnlamı: eski türklerde baş, başkan, komutan8. tanrıAnlamı: allah, ilah9. mevlâAnlamı: tanrı10. mabutAnlamı: kendisine tapınılan varlık11. egeAnlamı: bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her türlü davranışından sorumlu olan kişı12. ehilAnlamı: sahip, malik olan13. egemenAnlamı: bağımlı olmayan, hükümran, hakim14. efendiAnlamı: özel adlardan sonra kullanılan bir unvan, (bey) gibi15. centilmenAnlamı: iyi arkadaşlık eden, görgülü, kibar16. başkan17. bayAnlamı: bey yerine kullanılan bir ünvan18. beyIIرَبَّ1. genellemekAnlamı: tamim etmek2. eğitmekAnlamı: terbiye etmek, öğretmek3. biriktirmekAnlamı: toplayıp yığmak4. cemetmekAnlamı: toplamak, bir araya getirmekرُبَّbelkiAnlamı: muhtemel olarak, olabilir ki -
7 علم
Iعَلَّمَ1. eğitmekAnlamı: terbiye etmek, öğretmek2. okutmakAnlamı: okumasını, öğrenmesini sağlamak3. öğretmekAnlamı: bilgi, beceri kazandırmak4. damgalamakAnlamı: bir şeyin üzerine damga ile işaret yapmak, damga vurmakIIعَلَم1. alâmetAnlamı: belirti, ışaret, iz, nişan, alâmet2. tavşan dudağıAnlamı: yarık dudak3. emareAnlamı: ışaret, iz, belirti4. livaAnlamı: sancak, bayrak5. alemAnlamı: bayrak, minare, kubbe6. sancakAnlamı: bayrak7. mösyö8. amblemAnlamı: soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, belirtke9. belirtiAnlamı: alâmet, nişan10. bey11. efendiAnlamı: özel adlardan sonra kullanılan bir unvan, (bey) gibi12. centilmenAnlamı: iyi arkadaşlık eden, görgülü, kibarعِلْم1. ulemalıkAnlamı: bilginlik, âlimlik2. anlıkAnlamı: duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme melekesi, anlama gücü, müdrike, entelekt3. irfanAnlamı: bilme, anlama4. eksperlikAnlamı: uzmanlık5. ilimAnlamı: bilim6. entelektAnlamı: akıl, zihin, idrak7. aşinaAnlamı: bildik, tanıdık8. aşinalıkAnlamı: tanıma, birini bilme, tanışıklık9. vukufAnlamı: anlama, bilme10. takdirAnlamı: anlama11. bilimAnlamı: deneye dayalı düzenli bilgi12. bilgiAnlamı: insan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütününe verilen ad -
8 عين
Iعَيْن1. içmeler2. mösyö3. özAnlamı: bir kimsenin benliği4. adam5. ajanAnlamı: bir devlet veya kuruluşun gizli amaçları için çalışan kimse, casus, temsilci6. kaymak7. cevherAnlamı: bir şeyin özü8. centilmenAnlamı: iyi arkadaşlık eden, görgülü, kibar9. efendiAnlamı: özel adlardan sonra kullanılan bir unvan, (bey) gibi10. casus11. bey12. iç yüzAnlamı: herkesçe bilinmeyen, künh13. membaAnlamı: kaynak, pınar14. evinAnlamı: bir şeyin içindeki öz, lüp15. kolcu16. kodamanAnlamı: ileri gelenlerinden olan (kimse)17. emirAnlamı: kumandan, önder18. gözAnlamı: görme organı19. mahiyetAnlamı: nitelik, vasıf20. değnekçiIIعِينantilopعَيَّنَ1. atamakAnlamı: birini bir göreve getirmek, tayin etmek2. belirlemekAnlamı: belirli duruma getirmek, tayin etmek -
9 titre
n m1 d'une publication başlık, ad [ad]2 fonction unvan [un'van]3 à titre de - olarak4 à titre (suivi d'un adj.) -ce5 de champion şampiyonluk6 à juste titre haklı olarak7 titre de transport yolculuk bileti -
10 take one's degree
mezun olarak ünvan almak, diplomasını almak -
11 take one's degree
mezun olarak ünvan almak, diplomasını almak -
12 صاحب
صاحِب1. hünkâr2. haizAnlamı: bir şeyin sahibi, malik3. kafadar4. hakanAnlamı: han, hanlar hanı5. kral6. iye7. malikAnlamı: sahip, iye8. sahip9. yoldaşAnlamı: arkadaş, dost10. egeAnlamı: bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her türlü davranışından sorumlu olan kişı11. ehilAnlamı: sahip, malik olan12. arkadaş13. yârAnlamı: dost, tanıdık14. dostAnlamı: sevilen, güvenilen yakın arkadaş -
13 صمد
صَمَد1. datmîAnlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli2. ardışıkAnlamı: birbiri ardından gelen, mütevali3. kalımlıAnlamı: kalıcı, yok olmayan4. sonrasızAnlamı: sonsuz olan5. ardılAnlamı: birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse, öncel karşıtı, halef6. bakiAnlamı: sürekli, kalıcı, daimî7. müdavimAnlamı: bir yere sürekli olarak giden8. sonsuzAnlamı: sonu olmayan9. centilmenAnlamı: iyi arkadaşlık eden, görgülü, kibar10. bey11. efendiAnlamı: özel adlardan sonra kullanılan bir unvan, (bey) gibi
См. также в других словарях:
unvan — is., Ar. ˁunvān Bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad, san Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı / Türk üm, bu ad her unvandan üstündür. Z. Gökalp Birleşik Sözler ticari unvan … Çağatay Osmanlı Sözlük
Ghāzī (Titel) — Ghāzī, manchmal auch Ghasi[1] (arabisch غازي, DMG ġāzī ‚wer einen Kriegszug unternimmt, Angreifer, Eroberer‘) ist ursprünglich die Bezeichnung für einen muslimischen Krieger, der „auf dem Wege Gottes im Dschihad kämpft“: al ġāzī fī… … Deutsch Wikipedia
ŞEHAMETLÛ — Tar: İran Şahları hakkında ünvan olarak kullanılan bir tâbir idi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
efendi — is., Rum. 1) Günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan Yeni ev, Rüstem Efendi ye kiraya verildi. Y. Z. Ortaç 2) Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse Köylü memleketin efendisidir. Atatürk 3) Koca… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fatih — sf., Ar. fātiḥ 1) Zafer kazanan, fetheden (kimse) Milletler tarihte fatihlerden fazla adillere bağlıdırlar. F. R. Atay 2) mec. Büyük ve önemli bir iş bitiren (kimse) Gazinoya bir fatih olarak giriyorum. R. H. Karay 3) is., tar. İslam… … Çağatay Osmanlı Sözlük
DAYI — Tunus ve Cezayir in, Osmanlı idaresinde bulunduğu sıralarda buraları Osmanlılara tâbi olarak idare eden kimselere verilen ünvan. * Annenin erkek kardeşi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HIDÎV — f. Vezir, âsaf. * Kral nâibi. * Osmanlı Padişahı Abdülaziz zamanında (1861 1876) Mısır valilerine verilen ünvan. Sultan Abdülaziz, hıdîv ünvanını Büyük Fuad Paşa nın arzusu üzerine ilk olarak Kavalalı Mehmed Ali Paşa nın torunu olan İsmail Paşa… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MİRZA — Reis. Bey. * Büyük kimselerin çocuğu. Beyzâde. * Bazı İslâm topluluğunda iyi sülâleden olanlara, şehzâdelere, seyyidlere verilen ünvân olmakla beraber, bugün bir isim olarak çokca kullanılmaktadır … Yeni Lügat Türkçe Sözlük